2 Eylül 2008 Salı

YETER!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!

YAŞAMAK İSTEMİYORUM
YAŞAMAK İSTEMİYORUM
YAŞAMAK İSTEMİYORUM
YAŞAMAK İSTEMİYORUM
YAŞAMAK İSTEMİYORUM
YAŞAMAK İSTEMİYORUM
YAŞAMAK İSTEMİYORUM
YAŞAMAK İSTEMİYORUM
YAŞAMAK İSTEMİYORUM

1 Eylül 2008 Pazartesi

HİÇ!!!

Ya sıkı tut beni ya da bırak düşeyim!

30 Ağustos 2008 Cumartesi

VAZGEÇTİM!

Karşıya geçmekten vazgeçtim. Nehire kapılmış değil, kendini bırakmış bir yaprak gibiyim. Hayal kurmak, istemek, beklemekten yoruldum. Sonunda kendini kaderin kucağına bırakmış, kabullenmişliğin huzuru ,biraz küskünlüğü çökmüş içime. Nehir elbet beni bir yerlere götürür. Yolun sonunu merak etmeyeceğim, ummayacağım. Böylesi daha (bulamadım burayı tarif edecek kelimeyi)... Mutlu olmayı istemezsen, tanımlamazsan, düşlemezsen belki daha mutlu olursun. Kendini bir şeyden mahrum kalmış ya da bir şey kaybetmiş ya da bir şeye geç kalmış gibi hissetmezsin. Hayal kırıklığına uğramazsın. Bir şeyleri hak ettiğine inanırsan, karşılık beklersin. Kendini fazla önemsersen, kendine acırsın, çevrene körleşirsin.

28 Temmuz 2008 Pazartesi

BU MUDUR !!!!!!!!

Aşk bu mudur?
Hayat bu mudur?
Yaşamak bu mudur?
Yapabileceğimiz bu mudur?
İnsan bu mudur?
Görüp göreceğim bu mudur?
Görüp göreceğimiz...

Bu mudur ya!

Zaten gönlüm yok yaşamaya, batan gemide bir cankurtaran(dünyasal manada), görünürde bir kara , yakınlarda bir umut yok mudur?

Peki ömür bi kozada geçer mi?

27 Temmuz 2008 Pazar

HEP SONBAHAR !



Hala dün gibi hatırlarım her anını anıların
Biraz hırçınım bu yüzden biraz hüzünlüdür hep bir yanım
Hala sızlar için için her biri yaralarımın
Dalgalıdır denizim bu yüzden
Biraz ıssızdır hep kıyılarım
Bir yanar bir sönerim bir ağlar bir gülerim
Pare pare buruktur hep sevinçlerim
Dağ gibi derya gibi bende acılar şahidim şarkılar
Ne zaman ümitle hayata göz kırpsam
Çiçekler açsam kapıma dayanır sonbahar
Çok erken tanıdım çorken tattım cilvesini kaderin
Zamansız büyüdüm şimdi kayıp çocukluk günlerim
Bir yanar bir sönerim bir ağlar bir gülerim
Pare pare buruktur hep sevinçlerim
Dağ gibi derya gibi bende acılar şahidim şarkılar
Ne zaman ümitle hayata göz kırpsam
Çiçekler açsam kapıma dayanır sonbahar

23 Temmuz 2008 Çarşamba

MUTLU OLMAK İSTİYORUM !



mutluluğu ararken hayatım boyunca
geldiğim yer başladığım nokta
gönülde taş, gül kaldırımda
ağlamayı sor bi yağmura
sirilsiklam bir de bana

mutlu olmak istiyorum
artık gülsün şu yüzüm
tanrım ben insan değil miyim?
mutlu olmak istiyorum
sevmek benim de hakkım
yok mudur bir yenisi şu kalbin?

15 Temmuz 2008 Salı

UMUT

UMUT MU KAF DAĞI'NDA , KAF DAĞI MI UMUT ÜLKESİNDE !

8 Nisan 2008 Salı

YA DA...

YA DA...

30 Mart 2008 Pazar

SİL BAŞTAN!!!!!!!!!!!!!!

...
Sil Baştan Başlamak Gerek Bazen
Hayatı Sıfırlamak
Sil Baştan Sevmek Gerek Bazen
Herşeyi Unutmak
Sanki Bugün Son Günmüş Gibi Dolu Dolu Yaşamak İstiyorum Ben
Her Ne Çıkarsa Yoluma Selam Verip Yürümek İstiyorum Ben
Sil Baştan Sevmek Gerek Bazen
Hayatı Sıfırlamak
Sil Baştan Sevmek Gerek Bazen
Her şeyi Unutmak...

6 Mart 2008 Perşembe

ISSIZ ADA

Elimden tutun,yoksa düşeceğim...

25 Şubat 2008 Pazartesi

RESİM YAPMAK

Sevgili blogum !
İçimi dökesim geldi yine.
Geçtim beyaz kağıdın başına. Boyalarım elimde; ama resim yapamıyorum.
Öyle bir istiyorum ki resim yapmak; bir şeyler çizmek,boyamak...
Güzel olsun istiyorum hem, her şeyi anlatsın beni yormadan.
Hıh,işte böyle bi şey benim halim!
Şimdi bana cevap verebilseydin eminim şu şakayı yapardın(eminim(! ) ).
"Yağın var mı? Var var!Şekerin var mı?Var var!Unun var mı'? Var var! Ne duruyorsun,helva yapsana!" (nostalji işte!)
Senin için hava hoş, işin zor kısmını ben yapıyorum.
Bak ben gene gevezelik yapıyorum yahu. Hem de en boşundan!
Yani bu kadar yazıp yazıp da hala bi şey söylememişim ya !
Bi de içimi dökecektim.
Ben sanırım üzgünüm biraz.Üzülüyorum yine bir şeylere.Oyalıyorum işte bir canımı burada.
Üzgünüm!
Usul usul,ince ince,sızım sızım üzgünüm işte!
Kendi üzgünlüğüme üzülüyorum bir de üstüne .

18 Şubat 2008 Pazartesi

GÜZEL DEMİŞSİN NECATİ CUMALI !

Sevgili blog (!) Bak, ne demiş Necati Cumalı :

"Ne söyler bu türküler
Ay karanlık gecelerde yüzen gemiler
Sevilip sevdikten sonra
İnsan böyle yalnız mı kalır
Bahtına hatırlamak mı düşer"

14 Şubat 2008 Perşembe

KANDIRILABİLİRİM...




BİR KÜÇÜK ÇİÇEKLE KANDIRILABİLİRİM ŞU SIRALAR.


BİR TEK PAPATYA, BİR KIR MENEKŞESİ İLE ÖRNEGİN


BİRKAÇ SATIR ŞİİRE TAV OLABİLİRİM


BİR GAMLIK NOTAYLA ARTAR SEVİNCİM.


BİR PARÇA GÜNEŞLE KANDIRILABİLİRİM ŞU SIRALAR


GÜNDOĞUMU, GÜNBATIMI FARK ETMEZ


BİR OTURUMLUK DENİZ KENARINA TAV OLABİLİRİM


RÜZGARLAR BENİ ÜŞÜTMEZ.


BİRKAÇ DAMLA YAĞMURLA KANDIRILABİLİRİM ŞU SIRALAR


ÜSTELİK ŞEMSİYELER EVDE UNUTULMUŞ


BİR BARDAK SICAK ÇAYA TAV OLABİLİRİM


ÜSTÜM BAŞIM HENÜZ YENİ KURUTULMUŞ.


BİR TUTAM SEVGİYLE KANDIRILABİLİRİM ŞU SIRALAR


FAZLASINA ÖYKÜNMEDEN


BİR KAÇAMAK BAKIŞA TAV OLABİLİRİM


BELKİ BUGÜN, GÜNBİTMEDEN...

12 Şubat 2008 Salı

GEVEZELİK İŞTE !

Yazmak mı zor,ben mi tembelim? İkisi de olabilir.Ama bende bir şeye azim yok. Küçükken de zorlanırdım. Kabustu benim için yazmak(ve de konuşmak-yani konuşamamak-). Bir mektup bile yazamazdım. Kağıdın başına oturur saatlerce (pek de fazla abarttığım söylenemez gerçekten) düşünürdüm. Önce müsvedde yazardım, sonra bir de onu temize geçirirdim. Derslerde de öyle; bir kompozisyona başlayana kadar canım çıkardı. İlk cümle ne zor çıkardı. Haliyle şimdiye kadar bunları aştım(hemen hemen(!)). İşin sırrını çözdüm sayılır: Çok fazla düşünmeyeceksin. Aklına gelenleri yazacaksın hiçbir kaygı gütmeden ,rahatça... ( Mükemmel olmak zorunda değilsin!) Sonra bir cümle başka bir cümleyi, bir fikir başka bir fikri getiriyor işte ve sonunda toparlıyorsun.

Şimdi niye bu kadar gevezelik yaptım? Birincisi, yazmak istedim bir şeyler ,ama ne yazacağımı bilemedim. Ben de eski yöntemimi kullanayım dedim. Bir ucundan başla söze,gerisi gelir. İkincisi ,bu laf salatasını mazur göstermek için anlattım bunları.

Burasını bana hediye eden canım arkadaşım kızıyor bana niye yazmıyorum diye.Yaz diyor,içinden geldiği gibi . Gün içinde yaşadıklarını vs vs vs . Evet , ama ne yazabilirim ki! O kadar dar bir hayatım var ki! Belediye otobüsüne bile binmiyorum. Şimdi de kendi kendime konuşuyorum, ki bu son zamanlarda çok fazla yaptığım bir şey ! Malum,yalnızlık !
İşte böyle sevgili blogum (!) :) :)
( -Ya bu da çok boş oldu di mi?Ana fikri bile yok yazının (!)
-Neyse,ben anlıyorum kendimi. Yine yalnız hissettim kendimi! :)
- Ha , bir de yapmam gereken ama yapmak istemediğim bir sürü iş var,onlardan kaçıyorum aslında. Ben bilmem mi kendimi (!)
-Bak, hala burdayım!
-Ben artık gideyim,iş güç ...)

28 Aralık 2007 Cuma

YENİ ! YENİ ! YENİ ! YENİ ! YENİ !......

Çocukluğumdan hatırlarım, TRT'li yıllardan; ak sakallı,değnekli dede ,yorgun kambur gider, ışıl ışıl, gülen suratlı bir bebek ( yanlış hatırlamıyorsam, o kadar uzun zaman oldu ki) yeni yılı getirirdi. Barış, sağlık,huzur, mutluluk dilenirdi. İnsanlar yeni yıldan bir şeyler beklerlerdi. Maaşlara gelecek zamlar hesaplanır,yeni taksitlere girilirdi.
Şimdi bunlar sadece tozlu anılar. Uzun zamandır, bırakın barış,huzur,mutluluğu, yeni bir yıl bile görmüyoruz. "Gelecek" yıl, daha gelişinden belli. Her yıl,bir öncekinden daha kötü ve zor. Ve artık karanlık!
Siz yine de bakmayın benim böyle söylediğime. Tablo böyle görünüyor ama, işte herkes kendi bahçesinde. Biz küçücük bahçelerimizde neler oluyor ona bakalım di mi? Dünya sözkonusu olduğunda insan ömrü nedir ki!
İşte ben kendi bahçemde, alçakgönüllü olmaya devam ettiğim ve de kafamı kaldırıp bahçemin dışına bakmadığım sürece dertsiz,sıkıntısız yaşayıp gidiyorum.
"Yeni" mi diyorsunuz? Yenilik orda.Bu yıl , "ben " yeniyim! İyimserlik gözlüğü aldım. Pek yakıştı! Yeterince takarsam artık gözlerim de öyle bakacak!
Üstelik, "teorik" olarak hayatım o kadar değişiklik ve yeniliklere açık ki!
Gerçekten " YENİ " bir yıl istiyoooruuuuuuuuuuuuuum!!!!!!!!!!!!

30 Kasım 2007 Cuma

TEK BAŞINA









Tek başına ayakta duruyorsun dimdik!
Ama bazen dayanmak istiyorsun arkana!

10 Kasım 2007 Cumartesi


ATA'M SEN ÖLMEYECEKSİN !

13 Ekim 2007 Cumartesi

YOKSA!

Yoksa ben, düpedüz tembel miyim? :)

ÖFFF!

Rahat batıyor ,rahat!Evet, rahat sayılabilecek bir yaşamım var.Kendi halinde,az buçuk rafine,alçakgönüllü vs vs .
Eskiden ne çok şey yapmak isterdim. O zaman da yapamazdım, o zaman da kendime inancım pek zayıftı; ama böyle boşlamamıştım her şeyi. Şimdi yine içimde o hayaller var,ama o kadar boş geliyor ki her şey. Özellikle seçimlerden sonra yoğunlaştı.Haber dinlemek istemiyorum, kitap okumaktan soğudum. Öğrenme açlığım, entellektüel olma heveslerim...Hatta bir şeyler yazabilmeyi ne çok istemiştim. Hepsi o kadar öldü ki içimde, o kadar boşunalık içindeyim ki! Yok, depresyonda değilim!Ama tablonun tamamına bakınca daha farklı görüyorsun her şeyi. Kısacık "insan ömrüm"de bile kaç devir geçirdi bu memleket.Gerçi bunlar bir dönüşümün aşamalarıydı ama yine de bu kadar net görünmüyordu yolun sonu. Biliyorum ki şimdi; her şey geçici, insanoğlunun en parlak dönemleri, altın çağları, ölümsüz sayılan ihtişamlı devirleri, kazanılan savaşlar, değişen devirler,dökülen kanlar,feda edilen canlar, uğruna nelerin feda edildiği ne davalar...Hepsinin sonu geliyor. Ve hiç olmamışçasına silinip gidiyor ,kuma yazılan yazılar gibi.
Hayatımda okuduğum iki kitap şu an zihnimde .Biri ,"1984" ; biri ,adını hatırlamıyorum ama bir kadın firavunun romanıydı.Ve ömrümün bunca yılı.İşte ,sonuç bu!İçimde bi kıpırtı yok.Sıradan biri olmaktan korkan sıradan biriydim; şimdi , sıradan olmayı kabullenmiş sıradan biriyim!
Hiçbir zaman umutlu,iyimser biri olmadım; ama hiç bu kadar da boşverci, boşunacı olmamıştım.
Ülkem ve dünya adına umutlarım tükeneli çok zaman oldu. Yaşam , kötülerin elinde. İyiler,kötülerden hiçbir zaman daha çok olmadılar. Ve iyiler ,kötülerin karşısında mücadele edebilirler ama kazanamazlar.Mucize diye bir şey yok!Dünya tarihinde belki de kötüler hiç bu kadar güçlü olmadılar.
Durum, bu!Yine de avunacak bi kıpırtı olsaydı içimde, en azından boşuna yaşıyormuşluk duygusunu içimden atabilseydim!
Yeterince sıradan bile değilim!

4 Eylül 2007 Salı

SADECE BAKIN !




2 Eylül 2007 Pazar

HİÇ...

Yattım ama uyuyamadım. Bu gece efkarlıyım. Kendimi çok yalnız hissettim. İçimi dökmek istedim. İlk defa böyle bir yazı yazıyorum,yani içimi aynen ,naklen döküyorum. Aynen değil, kalbimin burulmasını anlatamam ki ne kadar kelime kullansam. Canım çok sıkılıyor. Ağlamak istiyorum. Aslında gözlerim kapanıyor biliyor musunuz, ama uyumak istemiyorum. Kendimi "bütün suç bende" ruh halinde hissediyorum. Neden böyleyim ,böyleydim diyorum. Neden normal bir ergen, normal bir gençkız, normal bir eş, normal bir sevgili olamadım? Neden bütün gençliğim boşa gitti? Uyanmam neden bu kadar uzun sürdü? Neden bu kadar saf oldum, bu kadar korkak,bu kadar utangaç,bu kadar titiz,mükemmeliyetçi , bu kadar özgüvensiz? Neden bu kadar geç uyandım? Şimdi nerdeyse hepsi geçmişte kaldı çok uzak da olmayan. Ama geçen yıllar, yaşanmamışlıklar,telafi edilemeyecekler,gecikmişlikler... Bu gece biraz yanıyorum bunlara. Koca bir ömrü uyurgezer gibi geçirmek. Bana hiçbir şey söylemeyin. Tüm söyleyebileceklerinizi biliyorum. Çoğu doğru. Bu gece böyleyim ,sabah iyi olurum. Bu kadar efkar ve hesaplaşma da hakkım olsun .
Ama NEDEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEN?

23 Ağustos 2007 Perşembe

NE ZAMAN ?

DÜNYA BU KADAR GÜZELKEN,








HAYAT BU KADAR ANLIK,


ÖLÜM BU KADAR YAKINKEN,





MUTLU ETMEK

BU KADAR KOLAYKEN,









NEDEN BUNU YAPIYORUZ?

19 Ağustos 2007 Pazar

GÖRDÜM !

Koşullu sevgiler içinde en değerli olanı dostluk.Çünkü seçilirsin ve koşulsuz sevgiye terfi edersin ; "aile"nin yanına.
Biliyorum, başıma ne gelirse gelsin benim yanımda olacak, beni benden çok düşünen dostlarım var.
Ben dostluğu , "gördüm"!
Bir hazinem olduğunu "gördüm"!
Bu , bir ömrün boşa gitmediği demek.
Bu, adım adım biçimlendirdiğin, dokuduğun yaşamının bir "değer"i olması demek.
Yalnızlar içinde en "yalnız olmayan"ıyım! :)

29 Temmuz 2007 Pazar

BU KAÇINCI !

Bu kaçıncı hoşçakal!
Hiç bu kadar hoşçakal dememiştim.
İyi olun, mutlu edin.
Hoş geldiniz!
Güle güle!
Bana verdikleriniz kalacak içimde!
Sayenizde büyüyorum.
Hoşçakal !

28 Temmuz 2007 Cumartesi

OTUZ BEŞ !

Bu otuz beşin içinde bir on altı var,bir yirmi iki var, bir altmış var. Bu otuz beşte bir tek otuz beş yok!
Bu otuz beşte , çocukluk var, olgunluk var, yaşlılık var.
Umutsuzluk var gibi görünüyor, ama üzülmeyin, içten içe inatçı, dirençli , incecik bir umut var. Filizlenemiyor belki ama orda bir yerlerde tohumunun kalbi atıyor.
Aslında hayatım yeni başlamış gibi hissediyorum. Öncesi "prova"! Hayatımı temize çekme fırsatım var(yani teorik olarak (!) )
Böyle, denizin kenarında durursunuz da, atlamak , yüzmek için ölürsünüz de, bir türlü cesaret edemez, atamazsınız kendinizi. Tam atlayacakken gücünüz kesilir, korkar vaz geçersiniz, ama hala ordasınızdır, arkanızı dönüp gidemezsiniz.
Orda olması güzel, seyretmesi, denizin kokusunu içinize çekmesi, orda olduğunu bilmesi denizin. Islanmadan, yorulmadan, üşümeden, ayağınıza bir şey batmadan, kesmeden...Kolay, güvenli...
Ya kaçırdıkların?
Kafesteki kuş, akvaryumdaki balık, sahildeki kadın... Hepsi korkak, garantici ve mutsuz!
Otuz beşi hak etmiyorsun !

22 Temmuz 2007 Pazar

YUH !

ALLAH KAHRETSİN! DOĞMAMIŞ ÇOCUĞUMU BIRAKIR MIYIM BEN BU APTAL İNSANLARIN KUCAĞINA? NERDESİN KÜÇÜK PRENS ? BANA DA Bİ GEZEGEN VAR MI YAKINLARINDA?

13 Temmuz 2007 Cuma

UMUT !

UMUT UMUT UMUT UMUT UMUT UMUT UMUT UMUT UMUT UMUT UMUT UMUT UMUT UMUT UMUT UMUT UMUT UMUT UMUT UMUT UMUT UMUT UMUT UMUT UMUT UMUT UMUT UMUT UMUT UMUT UMUT UMUT UMUT UMUT UMUT UMUT UMUT UMUT UMUT UMUT UMUT UMUT UMUT UMUT UMUT UMUT UMUT UMUT UMUT UMUT UMUT UMUT UMUT UMUT UMUT UMUT UMUT UMUT UMUT UMUT UMUT UMUT UMUT UMUT UMUT UMUT UMUT UMUT UMUT UMUT UMUT UMUT UMUT UMUT UMUT UMUT UMUT UMUT UMUT UMUT UMUT UMUT UMUT UMUT UMUT UMUT UMUT UMUT UMUT UMUT UMUT UMUT UMUT UMUT UMUT UMUT UMUT UMUT UMUT UMUT UMUT UMUT UMUT UMUT UMUT UMUT UMUT UMUT UMUT UMUT UMUT UMUT UMUT UMUT UMUT UMUT UMUT UMUT UMUT UMUT UMUT UMUT UMUT UMUT UMUT !

10 Temmuz 2007 Salı

ÇÜRÜMEK

Söylediklerinin ne önemi var, diye düşünüyor insan bazen. Söylediklerin ; karşındakinin anladığı kadardır. Aslında düşündüklerin, ne kadar söylediklerin kadardır? Duygularının (+ düşündüklerinin) ne kadarını dökebiliyorsun kelimelere?
Bir çöplükte kendine bir bahçe yaratsan , üstün başın, her yer çöp kokarken inandırabilir misin kimseyi çöp olmadığına?
Çoğu zaman birbirimize Japon'uz, Fransız'ız.
Bir koğuşta, "Ben masumum." demek gibi . Kim inanır; inanan, ne kadar inanır? Ve bilemezsin kimin içinden ne geçer aslında.
Niye önemli bu? Aynaya baktığında , içine baktığında, yatağa girip gözünü yumduğunda gördüklerin huzur veriyor mu sana? Bu yeter!
Yoksa giderek kurtlanır için, çürümüş bir yemek gibi... Kurtulamazsın!

24 Haziran 2007 Pazar

NE OLACAĞIM BEN ?

Bir gölge gibi hep peşimde bu soru. Tıpkı bir gölge gibi. Bazen ortadan kayboluyor, bazen hafif hafif içimi sızlatıyor, bazen boyumu aşıyor, tüm agırlığı, azameti, karanlığı ve belirsizliğiyle beni eziyor. Sormamalı mıyım ? Düşünmemeli miyim? İstememeli miyim? Beklememeli miyim? Nasıl anlatacağım ben bunu kendime? Göğsümün ortasındaki buran,ezen,yırtan,yakan acıyı nasıl görmezden geleceğim ?

21 Haziran 2007 Perşembe

YALNIZ MIYIM?

Bir yıl oldu. İyi idare ettim. Ne kadar iyiydim, ne kadar iyiymiş gibi davrandım bilmiyorum.
Çok aşamalar geçirdim. Otuz üç yıla değer şeyler yaşadım, tecrübeler edindim, büyüdüm.
Şanslıydım. Çok şanslıydım birçok açıdan. Kızı eziyet çekenlerin dışında, boşandığı için mutlu olan tek aile benimki herhalde(!) Yıllar sonra yine evlerinin kızı oldum.
Gidene üzülmeyi çoktan bıraktım. O, giderken intihar etti (!)
Her şey yolunda. Öyle görünüyor.
Ömrümü ilmek ilmek dokudum. Şimdi karşılığını görüyorum. Ama her hayat gibi benim de "ama"larım var. Hatta kişisel sebeplerden dolayı belki daha da çok. Neyse ki "keşke" ve "acaba"lar kemirmiyor içimi.
"Ama"sı ne? Artık gerçek bir yaşam istiyorum. Gerçek ve normal(!) Gerçi bazı dostlarıma göre kaşınıyorum(!)
Bir garip akvaryum balığıydım. Ne gördüm ki?
Gelelim yanıta! Yalnız mıyım?
"Hayır" desem, "evet"te; "evet" desem, "hayır"da kalıyor aklım.
"Evet" desem nankör mü olurum? "Hayır" desem,neden acı çekiyorum?
Ben bu soruyu boş bırakayım(!)

10 Haziran 2007 Pazar

KAFESTE Bİ KUŞ GİBİYİM

Kafeste bir kuş gibiyim. Gökyüzünü hayal ediyorum. Denizleri, dağları, rüzgarı... Deli deli uçmayı hayal ediyorum. Şarkılar söylemeyi... Kalbimin kanatları çıpıyor da deli, iki kanadımı çırpamıyorum.
Kafeste bir kuş gibiyim. Yalnız. Uçmak için ölen...
Kolum kanadım kırık gibiyim.

31 Mayıs 2007 Perşembe

HER ŞEY SENDE GİZLİ

Yerin seni çektiği kadar ağırsın,
Kanatların çırpındığı kadar hafif..
Kalbinin attığı kadar canlısın,
Gözlerinin uzağı gördüğü kadar genç...
Sevdiklerin kadar iyisin,
Nefret ettiklerin kadar kötü..
Ne renk olursa olsun kaşın gözün,
Karşındakinin gördüğüdür rengin..
Yaşadıklarını kar sayma:
Yaşadığın kadar yakınsın sonuna; ne kadar yaşarsan yaşa,
Sevdiğin kadardır ömrün..
Gülebildiğin kadar mutlusun.
Üzülme bil ki ağladığın kadar güleceksin
Sakın bitti sanma her şeyi,
Sevdiğin kadar sevileceksin.
Güneşin doğuşundadır doğanın sana verdiği değer
Ve karşındakine değer verdiğin kadar inansın.
Bir gün yalan söyleyeceksen eğer;
Bırak karşındaki sana güvendiği kadar inansın.
Ay ışığındadır sevgiliye duyulan hasret,
Ve sevgiline hasret kaldığın kadar ona yakınsın.
Unutma yağmurun yağdığı kadar ıslaksın,
Güneşin seni ısıttığı kadar sıcak.
Kendini yalnız hissetiğin kadar yalnızsın
Ve güçlü hissettiğin kadar güçlü.
Kendini güzel hissettiğin kadar güzelsin...
İşte budur hayat! İşte budur yaşamak,
Bunu hatırladığın kadar yaşarsın
Bunu unuttuğunda aldığın her nefes kadar üşürsün
Ve karşındakini unuttuğun kadar çabuk unutulursun
Çiçek sulandığı kadar güzeldir,
Kuşlar ötebildiği kadar sevimli,
Bebek ağladığı kadar bebektir.
Ve her şeyi öğrendiğin kadar bilirsin bunu da öğren,
Sevdiğin kadar sevilirsin...
Can Yücel

NE YAPMALIYIM ?

Belirsizlik denizinde yüzüyorum. Kötü bir şey mi? Bunu söylemek zor(!)
Belirsizlik bin türlü duygu salıyor insanın yüreğine. Heyecan verdiği, yürek kıpırdattığı ve renkli olduğu doğru. Kafa karıştırdığı, yürek yorduğu, güvensizlik verdiği, bıktırdığı da doğru.Ve kararsızlıklar, tutarsızlıklar, acılar, acılar, acılar...
Aklım ve yüreğim çatışıyor.Var olanı , yok sayamıyorum. Yok saymak da istemiyorum belki. Yüreğim kırlarda bir kelebek oluyor var olanla.Nasıl, kim bundan vaz geçebilir?
Ölüp ölüp , dirilen bir kelebek.Her ölüşünde acısını da veren bir kelebek. Her dirilişinde hayat veren bir kelebek. Her dirilişinde ölüm getiren bir kelebek.
Var olan, adı olmayan, bitemeyen, yürek ezen, kuşlar uçurtan, çiçekler açtıran, fırtınalar kopartan, anlaşılmayan! Sen , bu'sun!
Ne yapmalıyım?

22 Mayıs 2007 Salı

KÜÇÜK PRENS

Yıllar sonra yeniden okudum "Küçük Prens"i. Yıllar önce okuduğumda ben de küçüktüm. Ama hiç unutmadım onu. Büyüyeli çok oldu, ama olamadım bir "büyük". Seni çok iyi anlıyorum "küçük adam" ım ! Sen benim "Küçük Prens"im değilsin; ben, "Küçük Prens"im!

18 Mayıs 2007 Cuma

ÜZÜLME !

Dışarıda can yakacak şiddette bir yağmur var.
Biraz önce beslediğim minik köpeklerle kumrular nereye gitmiştir?

16 Mayıs 2007 Çarşamba

BAZEN...

Alıyorum bir başımı, çıkıyorum dışarlara.
Özgürlük !
Bir başınalığın keyfiliği ,kıskandıran diğerlerini ,bazen.
Yaşıyorum.
Yaşadığımı hissediyorum.
Şanslı olduğumu...
Hayaller kuruyorum bazen.
Aşık oluyorum.
Aşkla bakıyor biri gözlerimin içine.
Bölüşüyorum hayatımı, artıyor her şeyim.
Bir liman buluyorum işte .
Güzel günlere inanıyorum .
Yakın güzel günlere...
Sabırsızlanıyorum , neşe doluyorum .
Bazen...

BAZEN...

Hüzünlü bir şarkı gibi hayat.
Kalbimde bir ağrı,bazen bir alev yanar söner,bazen bir sigara söner sol göğsümün üstünde.
Bir hıçkırıkla gezerim içimde , taştı taşacak.
Bacaklarımda güç kalmaz ayağa kalkmaya.
Kolllarım uyuşur, düşer iki yana.
Umutsuzluk en acıtıcı haliyle oturur yüreğime, göğsümün ortasına.
Bazen...

15 Mayıs 2007 Salı

NE ZAMAN?

Uyuyorum,uzanıyorum,ayaklarımı uzatıyorum,bazen günlerce bir şey yapmıyorum.
Ama geçmiyor. Yorgunum. Yoruldum. Çok yoruldum.
Ara versem diyorum her şeye...
Mola versem, verebilsem ,uzaklaşsam.
Sığınsam iki omuz arasına ,sıcacık, yumuşacık...
Gömsem başımı , uyusam , ağlasam orda...
Döksem içimdekileri, akıtsam , salıversem, kurtulsam ,rahatlasam.
Aşk gücünde bir şefkat ,sevgiyle okşar mı başımı ben uyurken.
Dinlenirim o zaman!

20 Nisan 2007 Cuma

VE BAHAR GELİR !


Bahar gelir. Elbet gelecek ! Doğanın kuralı bu. Ama kış uzun sürmüşse; çok uzun ! Çok üşümüşsen, her gördüğün güneşte yanılmışsan, aldanmışsan bahar sanıp ! Nasıl anlayacaksın geldiğini baharın? Bu da değilse, bir ayaz daha kaldırır mı bu beden, bu yürek ?
Ya geldiğini anlayamazsan, geçip giderse!

12 Nisan 2007 Perşembe

HOŞÇAKAL

"Elveda aşkım
Dinmiyor yaşım
Nasip yokmuş sevgiden."
Bir şarkı kadar kısa...
Düşüncelerim kadar belirsiz...
Yüreğim kadar umutsuz...
Hayallerim kadar boşuna...
Bir intihar kadar bile bile...
Hoşçakal!

İÇİM HÜZÜN! BAHAR GELİR Mİ?

İçim dolu. Duygularım ,düşüncelerim , hayallerim, hayal kırıklıklarım, özlemlerim, planlarım, anılarım, yenilerim, bende olup da bana ait olmayanlarım, karar veremediklerim, dur diyemediklerim, gelmeyenlerim, gidemediklerim, beklediklerim,(umutsuzca) aradıklarım, bulamadıklarım, kaçmak istediklerim, yapmak istediklerim , yapamadıklarım, yıkmak istediklerim, doğrularım ,yanlışlarım, hatalarım,umutlarım, umutsuzluklarım... Hepsi içimde. Dilegetirmek istediklerim... İçimde ,içim dolu ,biliyorum. Söylesem , söyleyebilsem çok şey söyleyeceğim. Hayaletler gibi birbirlerinin içinden geçiyorlar, tutamıyorum, göremiyorum, tanımlayamıyorum, ayıramıyorum.Uçuşan belirsizlikler... Kelimelere dökmek istediğimde cisimleşemiyorlar, dökemiyorum onları bir kalıba. İçim boş ,bomboş gibi geliyor sonra. Gerisi ,hüzün.
Belki burda yakalayabilirim onları.Belki...

BEN DE VARIM ARTIK

Merhaba Canımcım ,
Seni ikna etmemin tek yolu buydu. Blogunu iyi günde , kötü günde , her anını dile getirmek için çılgınca amaçların için kullan. Senin bu konuda mükemmel olacağına inanıyorum ve ben seni de izlemek istiyorum. Anılarını yaz , masallar yaz , şiir yaz , abuk subuk yaz ama yazz annem olur mu? Beni bu işe sürükleyen , bana büyük iyilik yaptı ( sanırım yaptığı tek iyilik buydu ) inan çok rahatlatıyor burası insanı . Bu yazımı silebilirsin ve yayımlamaların konusunda tam destek benden unutma ! İstersen bloğunun adını değiştirebilirsin ama adresi hakkında emin değilim . Ama ben adresini sevdim. Hadi hemen başla bişeyler yazmaya....